Tabiatta her şeyin olduğu gibi beynimizin de yapmaya muktedir olduğu bir takım görevleri vardır. Hepimizin bildiği gibi yönetici organ olan beynin en temel işlevi bizi hayatta tutmaktır. Bunu yapma sistemiyle ilgili mevcut bir mekanizmaya sahiptir. Biz üzerine pek kafa yormaz ve sadece hayatta kalmak ile yetinirsek bu beynimizin de işine gelir. Tabi belli bir süre için.
Yapısal olarak kolaycılığa kaçma stratejisiyle işleyen beynimizde bir kusur yoktur. Onun tek derdi muhtelif durumlara adapte olabilmek için mümkün olduğunca hazır bulunmaktır. Bu nedenle çok yorulacağı çok enerji tüketeceği şeylere bulaşmamayı tercih eder. Olası bir tehlikede savaşmamız veyahut kaçmamız icap ettiğinde uygun tepkileri verebilmek onun yegane amacıdır.
Pek tabii beynimizin bunları yaparkenki iyi niyetinden sual olmaz fakat bugün toplumsal ve bireysel olarak yaşadığımız pek çok duruma sadece hayatta kalarak çözüm bulamadığımız aşikar. Nitekim toplumu günümüz koşullarına getiren, bizi mağaradan çıkarıp uzaya yollayan da yine aynı beyindir. o halde beynimizle yeniden bir kontrat geliştirmemiz gerektiği ortada. Bunun için öncelikli yapılacak iş de onun çalışma şeklini anlayıp onu tanımamızdan geçer.
Malum dostunu iyi tanı düşmanını daha iyi tanı. Beynimiz dost ya da düşman değildir. O sadece karaciğerimiz gibi belli başlı işlevlerden sorumlu bir organımızdır. Nasıl ki daha sağlıklı ve huzurlu bir hayat için karaciğerimize iyi gelecek şeyleri tüketmeye çalışıyorsak zararlı şeylerden uzak duruyorsak-umuyorum öyledir- aynı şeyi beynimiz için de yapmalıyız.
Üstelik bunun faydası sadece bireysel olmaktan gayri aynı zamanda toplumsaldır da. Bu bağlamda beynimizin yine tüm iyi niyetiyle yaptığı tasnif, sınıflama yöntemi sık kullanılanlardadır. Dünyayı daha kolay algılayıp bir an evvel belli başlı şeyleri tanımlayıp anlamlandırmak bize güvende hissettirir. Bu amaçla beynimiz sınıflandırma yöntemiyle bir takım şablonlar oluşturur. İyi, kötü, soğuk, sıcak, yumuşak, sağ, sol, katı vb. gibi çevremizde gördüğümüz her şeyi sınıflandırmak ister beynimiz. Buna göre nelerin tehlikeli nelerin güvenli olduğuyla ilgili bir harita çıkartmak ister. Peki iyi güzel de bunda ne var? Beynimiz bu şekil bir sınıflandırma yapmak isterken bazı şeyleri göz ardı edebilir.
Örneğin bir insanla karşılaştığımızda 3 saniye içinde onun iyi ya da kötü olmasıyla ilgili beynimiz geçmiş veri bankasındaki verilerle değerlendirip bir sonuca varır. Bunun sonucunda 3 saniye içinde beynimiz hüküm vermiştir ve bir insana dair pek çok yargısı bulunur. Tam bu noktada bunun nasıl tehlikeli bir durum yaratabileceğiyle ilgili bir işarete gerek yoktur sanırım.
İnsanlık tarihinde ortaya çıkan nice savaş nice anlaşmazlık her beynin kendi iktidarının dayatmasından başka nedir? Beynimizin otorite kurmak isterken kullanabileceği arkaik yöntemler bugün bizim kompleks durumları kavrayabilmemiz ve insanlığı daha iyiye götürmemiz için işimize yaramayabilir. Zira görevi bu değildir.
Bu durumda bizim beynimizin verdiği kararlara totolojik bir bakışla bakmamızın yaratacağı zihinsel güdüklük ortadadır. Burada ortaya çıkan durumda daha yüksek zihinsel işlevlere ihtiyaç duyduğumuz ortadadır. Ve buna başlamak için beynimizin spekülasyonlarına biraz şüpheyle bakmak azımsanmayacak bir ölçüde değişiklik yaratabilir.