Güven duygusu her şeyin temelidir. Hepimizin güven ihtiyacı var ve bu duygu olmadan çok az şey mümkün. Güven ile alakalı kaygılar için o kadar fazla enerji tüketiliyor ki diğer meselelere çok az gücümüz kalıyor. Güven duygusu yaşamın ilk yıllarında şekillenir. Şöyle dűşűnelim, her çocuk doğduğunda kendisiyle birlikte ona bakım veren kişilere güven avansı verilir. Bu avansı ağzına kadar suyla dolu bir bardak gibi düşünelim. Çocuk kendini ailede güvende hissetmediğinde bu bardak sallanıyor ve içinden suyla birlikte güven damlaları dışarı dökülüyor. Fırtına, sarsıntı ne kadar şiddetliyse o kadar güven kaybı oluyor. Yetişkin dönemimizdeki su bardağı sahip olduğumuz güven duygusunun tamamı oluyor. Suyun dökülmemesini sağlayabilecek miyiz? Dibinde mi kalacak yoksa bardaģın içerisinde içeçek kadar su kalacak mı? İşte bu bebeğe bakım verenlerin elinde. Çocuğun "sallandığı" ve güvenin dışarı sıçradığı anlardan bazılar şöyle:"
1️. Çok atışan ailelerde ya da ebeveynlerden birinin sürekli evi terk etme riski olduğunda çocuk kendini güvende hissetmez.
2️. Ebeveynlerin kendi yoksunluğuyla çocuklarını terbiye ettiği anlar: "Eğer beni üzersen giderim", "Böyle davranırsan seni atarız", "Yine aynı şeyi yaparsan senin annen olmam"... Bu korkuyla büyüyen çocuk ileriki hayatta ilişkilerinde hep terkedilme korkusu yaşar.
3️. Alkol ya da madde bağımlılığı olup duygusal olarak tutarsız davranan ebeveynler de çocuğun zihninde şöyle bir tablo yaratıyor: "En yakınlarıma bile güvenemezsem kimseye güvenmemem gerekiyor bu hayatta".
4️. Arkadaşlarının yanında kızmak ve azarlamak da çocuğun güveninin sarsılmasına neden olan anlardan biri.
5️. Çocuğun desteğe ihtiyacı olduğu ama karşılığında cezalandırıldığı anlar. Bu anlarda bazen çocuk da ne istediğini ve hissettiğinin ne olduğunu bilemeyebilir, ama yaşadığı şey çok yoğun olduğu için ağlar ya da tepinir. Ebeveyn ise bu davranışı "şımarıklık" olarak kabul edip cezalandırırsa çocuk anne babasına dolayısıyla da diğer tüm insanlara güvenilmemesi gerektiğini öğrenir.
Peki çocuğun güven duygusunu kazanması için tutumumuz nasıl olmalı?
Bunun için bakım verenin bebeğin sadece ihtiyaçlarını karşılaması yetmez, bunu şefkatle ve tutarlı bir şekilde yapması lazım. ???? Bebeğin mümkün olduğunca aynı bakıcıyla zaman geçirmesi lazım, sürekli değişen bakıcı silsilesi çocuğa yabancı bir dünyada yaşıyor hissi verebilir.
Ö dönemi geçtik, başka ne yapabilirim çocuğumun güven duygusu için?" dediğinizi duyar gibiyim...
???? O zaman yaşı kaç olursa olsun evladınıza onu ne kadar çok sevdiğinizin yanısıra onla zaman geçirmekten ne kadar zevk aldığınızı, onun ebeveyni olmaktan ne kadar mutlu olduğunuzu söyleyebilirsiniz.
???? Planlanmayan bir gebelikse bile bunu çocuğun yanında dile getirmek yaralayıcı olabilir. Çocuğun olduğu bir ortamda "Hocam,bizim ufaklık tekne kazıntısı" denilmesi maalesef çokça yaşadığım bir durum görüşmelerde. Bunun yerine: biz senin olmanı çok istedik, iyi ki varsın!
???? Doğum, isim seçimi, bebeklik dönemi, komik çocukluk anıları hakkında olumlu bir tonda bahsedebilirsiniz. Hiç bir şekilde doğumun ne kadar zor, bebeklik döneminin ne kadar yorucu olduğu hakkında konuşmayın. Çocuklar bundan şu sonucu çıkarır - ben anneme yük olmuşum! ????Çocuğa yalan söylememek sağlıklı güven oluşumu için çok önemli. İğne yapılmaya gidilecekse bile parka gidiyoruz diye evden çıkmamak. Yapılacak tıbbi müdahelenin neler hissettireceği konusunda dürüst olmak.
???? Problem davranışları cezalandıralacak bir durum yerine karşılanmamış ihtiyaç olarak görüp ona göre davranmak (ileriki postlarda bu konuyu açacağım).
???? Duygularını kabul etmek, ifade etmeleri için alan tanımak.
???? Verilen sözleri tutmak, tutulamayan sözler için ise sebepleriyle birlikte açıklamak.
???? Ve belki de en önemlisi sevgimizi bir koşula bağlamadan iliklerine kadar hisettirmek????