Çocukların iletişim yollarından biri de resimlerdir. Çocuklar çizdikleri şeylerle, kullandıkları renklerle hatta kağıdı tutuş şekilleriyle bile bize pek çok şey anlatırlar. Çocuk resimlerindeki ifadeler onları anlamamızı sağlamanın yanı sıra bize çocuğun zekası, kişiliği, yakın çevresi ve onlarla olan ilişkisi gibi pek çok konuda da bilgiler verir.

Yetişkin resimlerinden farklı olarak çocuklar herhangi bir estetik kaygı gütmeden bağımsız olarak resim yaparlar. Resmi bir iletişim dili olarak görüp iç dünyalarını bu yol ile dışa vururlar. Yapılan araştırmalara göre farklı kültürlerde büyümüş pek çok çocuğun benzer travmatik durumlar için ya da benzer duygular için aynı imgeleri kullandığı görülmüştür. Bu evrensellik ve çocukların anlaşılabilme isteği resimlerin dilini anlamak için sonsuz imgelerle dolu bir dünyanın kapısını açar.

Çocukların yaptıkları resimler ince motor gelişimlerine ve bilişsel gelişimlerine göre farklı şekillerde sınıflandırılır. 2-4 yaş karalama evresine denk gelir. Bu evre daha çok kağıttaki noktalar ya da karalamalar şeklinde başlar, kinestetik bir evredir. Başlangıçta gördüğümüz şeyler daha çok kalemin kağıtta dolaştırılmasıyla oluşan çizgiler ya da daire benzerleridir. Bu, zamanla kontrollü karalamalara dönüşür, daha sonra bu karalamaları bir objeyle benzeten çocuk bunları isimlendirmeye başlar aynı çizimi farklı zamanlarda farklı nesnelere benzetebilir. Daha sonra şema öncesi dönem (4-7) takip eder. Bu dönemde insan figürlerini görmeye başlarız. Çubuk insan çizimleriyle başlayan resimler çocuğun gelişimine göre gelişim gösterir. 7-9 yaş arası şematik dönemdir. Bu dönemde çocuklar resimlerine çevrelerindeki nesneleri, yer çizgisini, renkleri eklerler ve resimlerinde bir kompozisyon oluştururlar. Sonrasında gerçekçilik (9-11) ve sahte gerçekçilik (10-13) dönemleri takip eder.

Çocukların gelişimlerini kategorize etmek, yorumlama sürecinde bize çok büyük bir kolaylık sağlar. Örneğin bu kategorizasyona bakarak 4 yaşındaki bir çocuğun çizdiği resimde insan figürüne el ya da parmak detayları eklememesinin normal olduğunu ancak 10 yaşındaki bir çocuğun insan figürleri çizdiğinde el detayını eklemesi gerektiğini, çocuğun bunu yapabilecek yetkinlikte olduğunu söyleyebiliriz.

Çocuk resimlerinin anlaşılabilmesi üzerine yapılan çalışmaların tarihi geçmişe dayanmaktadır. Ve geliştirilen resim yorumlama teknikleri ile yorumlanmış resimler çocukları anlamanın yanı sıra bizi mahkemelerde kanıt olarak kullanılabilecek gerçeklere de götürebilir. Türkiye’de de çocuk resimlerinin kanıt olarak kabul edildiği davalar olmuştur. Bazı işkence ve istismar davalarında çocuğun resimlerinin yorumlanması ile ilerleme kaydedilmiş ve mahkeme sonuçlanmıştır. Klinik değerlendirmede çocuk resimleri kanıt niteliğinde sayılabileceğinden çocukların çizimlerinin üzerine işaretleme ya da karalama yapılmaması gerekir.

Klinik değerlendirmede kullanılan farklı resim testleri vardır. En sık kullanılan testler; bir insan çiz testi, bir aile çiz testi, var olmayan hayvan çiz testi, kaktüs çiz testi, ev-ağaç-insan testi, çiçek ailesi resmi çiz testi ve serbest resim çalışmalarıdır. Her çalışmanın renkleri, çizilen imgeleri, kağıt ve kalemin kullanılış şekilleri de dahil olmak üzere uluslararası yorumlama standartları vardır. Örneğin çocuğun çiziminin daha köşeli, sivri,dikenli olması bize öfke gibi duyguları düşündürebilir. Çocuğun tüm detaylara dikkat etmesi hatta kullanırken cetvel vb yardımcı ürünler kullanması çocuğun zeka seviyesiyle ya da takıntı düzeyiyle ilgili olabilir. Resim yorumları ucu açık ve her çocuk için öznel olduğundan yanlış yorumların çocuğun yaşantısını olumsuz etkilememesi adına yorumlamayı eğitimini tamamlamış kişilerin yapması gerekmektedir.

Ruh sağlığı, çocuk gelişimi, okul öncesi gibi çalışma alanlarında çalışan kişilerin resim yorumlama eğitimini alma hakkı vardır. Yorumlamayı öğrenme süreci deneyime bağlı olarak gelişmekte olup, çocukların dünyasını aralayan bir kapı niteliğinde olduğundan en çok tercih edilen eğitim alanlarından biridir.

Psk. Rabia Başaran

*Sitemizde bulunan yazılar tıbbi tavsiye içermez ve yalnızca farkındalık yaratmak amaçlıdır. Yazılardan yola çıkarak bir hastalık tanısı konulamaz. Hastalık tanısını yalnızca psikiyatri hekimleri koyabilir.