İnsan yaşamında doğumdan ölüme cinsellik ve cinsel gelişimi önemli bir yer tutar. Yaşam serüvenin bir parçası olmakla birlikte, temel insani arzularımızın doyurulmasına bağlı gelişir. Sevme, sevilme, değer görme, yakınlık ve bağlılık duyguları ile bağlantılı bir yönü vardır. 'Seks yapmak, sevişmek, cinsel eylemlerin içinde bulunmak, pek çok kişi açısından farklı bir niteliktedir, deneyimin boyutu ve anlamı değişkendir ekseriyetle derinlikli bir yönü bulunmaktadır.' Cinselliğin paylaşımı ise insani arzularımızın doyumuna hizmet etmektedir. Genellikle cinsellik denilince akla 'seks yapmak' 'ilişkiye girmek' gelmekte, ancak seks sadece cinselliğin bir parçasıdır diyebiliriz. Cinsel yönden aktif olsun veya olmasın her insan cinsel bir varlıktır. Kendini keşfetmek, tanımak, kişinin kendisiyle bütünlüklü bir ilişki kurabilmesi; cinselliğini tanımasıyla mümkündür.

İşte tam bu nokta doğru soruları sormakla başlıyor; kişiler neyin normal, neyin sağlıklı, neyin hastalıklı olduğuyla ilgili doğal bir merak içerisinde, belli bir oranda kendisiyle ilgili düşüncelide olabiliyorlar. Ancak doğru cevaplar, doğru kaynaktan beslenerek elde edilebilir. Hangi yönelim, hangi ilişki biçimi, hangi türden ‘ortak onayla gelişen cinsel eylemler’ olursa olsun, ‘cinsellik öznel bir ifadedir’. Kişinin temel değerleri, öznelliği, toplumsal normların ve kültüründe bir miktar etkisiyle cinselliği biçimlenir. Cinsel davranış repertuarı çeşitlilik göstermektedir.

Pek çok kişi cinsel eğitim ve bilgi yetersizliğinden dolayı, eğer cinsel sorun yaşıyorsa mevcut konumunu daha zorlayıcı bir boyuta taşıyabiliyor. Cinsel sorunlar tek başına görülmezler, eşlik eden farklı psikolojik, duygusal nedenler veya etkileşimler olabilir. Diyelim ki: partnerinizle adını koyamadığınız bir cinsel sorun yaşıyorsunuz. Bu durumda eşler duygusal bir paylaşım içerisinde oldukları için genellikle ilk tepkileri korkuyla ve kaygıyla hareket ederek birbirlerine karşı mesafe koymak, uzaklaşmak olabiliyor sorunun çözümü için bir uzmana başvurmakta gecikebiliyorlar, sayısız derecede daha da çeşitlendirilebilir. Temeli cinsel bilgi eksikliği olan bir durumu kişiselleştirerek, duvar örerek, belki bir miktarda çözümün olmadığını düşünerek farklı bir duygusal probleme dönüştürüyor ilişkide uzaklaşma, yabancılaşma, kayıtsız kalma gibi durumlar ortaya çıkıyor. Cinsellikte yeni şeyler daima öğrenilebilir, eğitimle ve pratikle geliştirebilir. Kendi haline bırakmak, gelişimsel basamakları sekteye uğratabilir. Bu durumda cinselliği önceliklendirmenin tuhaf bir tarafı yok.

Henüz yüzde yüzünü bilmediğiniz bir şeyi keşfetmeniz ve beraberinde doğru yol alabilmeniz için tecrübe ve deneyime ihtiyacınız vardır. Ergenlikten, yaşlılık dönemine kadar cinselliğin gelişimi ve olgunlaşması, zaman zaman olası hataların veya sıkıntı sayılabilecek düzeyde deneyimlerin varlığıyla süregider. Fakat bu tür deneyimlerin fazlalaşması can sıkıcı. Bu noktada doğru referans aralığı ve idealin ölçüsünün tek bir cevabı yok.

Patolojik derecede yaşanılan sorunlardan tutun, sadece basit bir merakla cinsel hazzı artırmaya yönelik neler yapılabilir? sorusunun cevabını aramakta mümkün. Sağlıklı, bilimsel kökenli cinsel bilgiye erişim bir insan hakkıdır. Biyolojik psikolojik ve sosyal açıdan cinsellik ve cinsel sorunlar çeşitlilik göstermekte, hayatının bir döneminde pek çok kişi cinsel sorunlarla karşılaşmaktadır. Ancak geri planda suçluluk, utanç, korku gibi temel duygular nedeniyle cinsellikle ilgili konular ertelenip üzeri örtülebiliyor. Üstelik basit birkaç adımda sorunların çözülmesi mümkünken. Toplumsal ve kültürel bağlamda seks negatif bir yaklaşımın benimsenmiş olması da durumu olumsuz etkiliyor. Oysa ülkemizde boşanmaların nedenleri arasında cinsel sorunlar ilk üçe girmektedir.

Cinsellikle ilgili konularda merakınız var veya bir sorun yaşadığınızı düşünüyorsanız, destek almakta gecikmeyin. Ertelemek cinsel sorunların kronikleşmesine, eğer bir birliktelik ise cinsel partnerinde benzer ölçüde duygusal veya cinsel sorunlar yaşamasına neden olmaktadır.

Psk. Kayıhan Aba

*Sitemizde bulunan yazılar tıbbi tavsiye içermez ve yalnızca farkındalık yaratmak amaçlıdır. Yazılardan yola çıkarak bir hastalık tanısı konulamaz. Hastalık tanısını yalnızca psikiyatri hekimleri koyabilir.